İki süper güç arasından yapılan
işbirliği protokolüne Kadeş Barış Antlaşması denilmesi birçok açıdan hatalı
bulunmaktadır. İlk olarak söz konusu protokol Kadeş Savaşından hemen sonra bir
ateşkes veya toprak paylaşımı için yapılmamış olup, savaştan yaklaşık 15 yıl
sonra Mezopotamya’da yavaş yavaş dünyanın yeni bir süper gücü olmaya başlayan
Asur tehdidine karşı her iki devletin de işbirliği yapma mecburiyetinden dolayı
yapılmıştır. Protokolün hiçbir maddesinde toprak paylaşımı ve savaş tazminatına
ilişkin bir madde bulunmamaktadır ayrıca Kadeş Savaşından sadece protokolün
Mısır dilinde yazılmış metninin çevirisinin ikinci maddesinde “Tanrı eskiden
ezelden beri Mısır’ın Büyük Hükümdarı ile Hatti’nin Büyük Prensi arasındaki
ilişkide sonsuza dek aralarında düşmanlık çıkmasına izin vermez. Hatti’nin
Büyük Prensi kardeşim Muwatalli zamanında o, Mısır’ın Büyük Hükümdarı Ramses
ile savaştı. Hatti’nin Büyük Prensi kardeşim Muwatalli kaderine boyun eğerek
öteki dünyaya göçünce, sonra bu günden itibaren, işte Hatti ülkesinin Büyük
Prensi Hattuşili Güneş Tanrısının ve Fırtına Tanrısının Mısır ülkesi ile Hatti
ülkeleri arasında savaş çıkmaması için Mısır ülkesi ve Hatti arasında
yarattıkları ilişkiyi süresiz kılmak için antlaşma yaptı” denilerek üstü kapalı
bahsedilmiştir. Protokolü dünyanın ilk yazılı antlaşması olarak adlandırmak
Mezopotamya’da ve Yakın Doğu’da yazıyı yaklaşık 3000 yıldır kullanan
topluluklara bir haksızlıktır. III. Hattuşili’nin dedesi I. Şuppiluliuma
zamanında önce Mitanni’ye karşı Asurlularla daha sonra da Ugarit kralı ile antlaşmalar
yapılmış olup, Ugarit’i Hitit eğemenliğine alarak Amurru’yla bağlılık
antlaşması imzalanmıştır.
Eşitlik ilkesi bu protokolün ana
temasını oluşturmakta olduğu hemen hemen bütün maddelerde ayrı ayrı
vurgulanmaktadır. Her iki kral da birbirlerine gerek protokol boyunca gerekse
daha sonra gerçekleşen tüm mektuplaşmalarda “kardeşim” diye hitap etmişlerdir.
Taraflar protokolü üzerine çivi yazısının işlenmesi çok güç bir metal olan
gümüşün üzerine yazarak her iki ülkenin tanrıları huzurunda haklarına sunmayı
taahhüt etmişlerdir. Protokolün giriş kısmında her iki kral da atalarından “
Mısır Ülkesinin Kralı, Büyük Kral, Kahraman Minpahtaria’nın torunu, Mısır
Ülkesinin Kralı, Büyük Kral, Kahraman Minmuarla’nın oğlu, Mısır Ülkesinin
Kralı, Büyük Kral, bütün ülkelerin kahramanı Ramses, Hatti Ülkesinin Kralı,
Büyük Kral, Kahraman Şuppiluliuma’nın torunu, Hatti Ülkesinin Kralı, Büyük Kral,
Kahraman Murşili’nin oğlu, Hatti Ülkesinin Kralı, Büyük Kral Hattuşili’ye şöyle
der.” diye bahsederek ulusların birbirine üstünlüğü olmadığını belirtmişlerdir.
Propaganda sanatı günümüzde halklar üzerinde etkili bir silah olarak kullanıldığı gibi antikçağda da kendi otoritelerinin sağlamlaştırmak isteyen hükümdarlar tarafından da kullanılmıştır. Mısır Kralı II. Ramses yaptırdığı Karnak ve Ramasseum anıtlarında kendi halkına Mısır’ı üstün göstermek amacıyla Hitit Kral’ının ünvanını değiştirerek onlardan adeta vasalıymış gibi “Prens” diye hitap eder. Boğazköy kazılarında ele geçirilen protokolün Akadca yazılmış kil tablet kopyasında durum çok farklıdır, her iki kraldan da “Büyük Kral” olarak bahsedilir. Protokolün orijinal gümüş tabletleri ise günümüze kadar gerek Hattuşa’da gerekse Mısır’da yapılan arkeolojik kazılarda bulunamamıştır. Bu durumda amacı tanrılara hesap vermek olan rasyonel Hitit tarih yazıcılığının doğruluğunu kabul etmek zorundayız. Son zamanlara kadar Mısırologlar tarafından ileri sürülen Kadeş Savaşını II. Ramses’in efsanevi kahramanlığı etrafında toplanan Mısır ordusunun savaşı kazandığı tezi çürümüş bunun yerine güncel arkeolojik ve tarihsel bilgiler ışığında tam olarak kazananı belli olmayan bu savaşta rakibini bozguna uğratan Hitit ordusundaki bağlı devletlerden gelen askerlerin savaş disiplininden koparak ganimet peşine düşmeleriyle tam bir üstünlük kuramaması tezi ağırlık kazanmıştır. Bu da Hitit tarih yazıcılığının güvenirliğini ispatlamaktadır.
Propaganda sanatı günümüzde halklar üzerinde etkili bir silah olarak kullanıldığı gibi antikçağda da kendi otoritelerinin sağlamlaştırmak isteyen hükümdarlar tarafından da kullanılmıştır. Mısır Kralı II. Ramses yaptırdığı Karnak ve Ramasseum anıtlarında kendi halkına Mısır’ı üstün göstermek amacıyla Hitit Kral’ının ünvanını değiştirerek onlardan adeta vasalıymış gibi “Prens” diye hitap eder. Boğazköy kazılarında ele geçirilen protokolün Akadca yazılmış kil tablet kopyasında durum çok farklıdır, her iki kraldan da “Büyük Kral” olarak bahsedilir. Protokolün orijinal gümüş tabletleri ise günümüze kadar gerek Hattuşa’da gerekse Mısır’da yapılan arkeolojik kazılarda bulunamamıştır. Bu durumda amacı tanrılara hesap vermek olan rasyonel Hitit tarih yazıcılığının doğruluğunu kabul etmek zorundayız. Son zamanlara kadar Mısırologlar tarafından ileri sürülen Kadeş Savaşını II. Ramses’in efsanevi kahramanlığı etrafında toplanan Mısır ordusunun savaşı kazandığı tezi çürümüş bunun yerine güncel arkeolojik ve tarihsel bilgiler ışığında tam olarak kazananı belli olmayan bu savaşta rakibini bozguna uğratan Hitit ordusundaki bağlı devletlerden gelen askerlerin savaş disiplininden koparak ganimet peşine düşmeleriyle tam bir üstünlük kuramaması tezi ağırlık kazanmıştır. Bu da Hitit tarih yazıcılığının güvenirliğini ispatlamaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder